Yörede evlenme yaşı yirmili yaş civarıdır. Genellikle tek eşliliğin tercih edildiği yörede, akrabalarla evlendirme isteği ön plandadır. Mirasın bölünmemesi amaçlandığından alınacak gelinin veya damadın aynı kültürden, tanıdık bir yerden olması da etkendir.
Bir genç evlenme isteğini ailesine hissettirebilmek için, babasının ayakkabısının birisini ters çevirir, bazen de ayakkabıyı kapı eşiğine çivi ile çakar veya baba yanında iken ayakkabısını ters giyer (sağ ayakkabı sola, sol da ayakkabı sağa). Bu; ‘beni evlendirin’ anlamına gelir.
Genç kızlar, evlenme isteklerini bazen davranışlarındaki canlılıkla, bazen de aile fertleriyle geçimsizlik olarak dışa vururlar. Evlenemeyen kızların kısmetlerinin bağlı olduğuna inanılır ve açılması için evliyalara gidilip dua edilir, Cuma günleri selâ vakti kilit açılır. (bahtım böyle açılsın diye). Evlenecek çağa gelmiş erkek için, düşünülen kızın evine gidilir. Öncelikle kızdan su istenir, bardağın ve halıların temizliğine, evin düzenine bakılır. İzlenim olumlu ve gençler de birbirini beğenmişse birkaç gün sonra dünür gidilir ve buna ‘dünür düşme’ denir.
Erkek tarafının aile büyükleri, oğullarına almayı düşündükleri kız evine giderler. Yapılan sohbet içerisinde en yaşlı kişi konuya girer ve ‘Allah’ın emri Peygamberin kavliyle kızınızı oğlumuza istiyoruz’, kız evi de ‘kısmetse olur’ derler. Ancak, kız hemen verilmez, birkaç kez gidilir. Kız evi, kızı vermeye niyetliyse, erkek tarafını araştırıp soruşturduktan sonra, uygun görülmüşse, gelmeleri için haber gönderir.
Nişan
Genellikle hafta sonları kız evinde yapılır. Nişana davet için, erkek evinden birisi çıkar ve davet ettiği her eve bir şeker veya davetiye verir. Daveti yapan kişiye ‘okuyucu’ denir.
Kız evinde, gelenlere yemekler verilir, getirilen hediyeler, sesi gür biri tarafından bağırılarak çevreye duyurulup orta bir yerde oturan gelinin başında çevrilir (töre çevrilmesi), takılar takılır.
Nişanlılık süresinde, dini bayram olursa kız evine kurbanlık ve hediyeler gönderilir.
Düğün
Erkek evinde, davul-zurna ekibi cuma gününden itibaren çalmaya başlar, düğün evinin belli olması için bayrak dikilir, düğün kahyası, yiğitbaşı tespit edilir. Gelin ve damat adayları tarafından sağdıç (gelin ve damadın düğün boyunca her işini takip eden tecrübeli bir kişi) seçilir. Gelen misafirlere yemek ikram edilir. Buna danışık yedirme denir.
Cumartesi günü, köyde ise geniş bir mekan, şehirde ise düğün salonunda kız ve erkek tarafları bir araya gelir. Müzik eşliğinde eğlenilir, davetlilere ikramlar yapılır. Düğün, gelin ve damada takı takılması ile son bulur. Bütün masrafları erkek evi karşılar.
Kına Gecesi
Cumartesi akşamı kız evinde kına gecesi yapılır. Kızın annesi tarafından karılan kına, bir tepsi ortasına konulup etrafına mumlar dikilir. Bulunulan mekanın orta kısmına oturan geline kına seti giydirildikten sonra kına türküleri ve ilahilerle gelin ağlatılır. Avucuna altın konularak geline kına yakılır.
Davul zurna eşliğinde damatla birlikte kız evine kına almaya gelinir. Karılmış olarak hazır duran kına, etrafında mumlar, çerez, havlu, mendil konulan tepsi içerisinde damadın sağdıcına satılır. Kına alındıktan sonra (köy ise kız evinden bir de tavuk alınarak) oynaya oynaya erkek evine dönülür.
Damat Kınası
Damada kına yakılırken; sağdıç parmağını kınaya banarak elini yukarı kaldırır, bir iki üç diye saydıktan sonra bekar gençler kınalı parmağa ulaşmaya çalışırlar. Kim önce kınayı almışsa ilk onun evleneceğine inanılır. Kalan kına damadın arkadaşlarına dağıtılır (darısı bekarların başına olsun diye).
Kına gecesinde gelinin ve damadın yanında arkadaşları kalır, bu gecede gelinin ayakkabısının altına bekar kızların isimleri yazılır, kimin ismi silinirse onun evleneceğine inanılır.
Gelin Alma
Pazar günü, gelin getirmek üzere gelin arabası süslenir. Akraba, arkadaş, komşu, ve ahbaplara ait araçlardan oluşan konvoyla, gelin evine hareket edilir. Kız evince, gelen araçlara yemeni, şifon, havlu gibi hediyelik takılır.
Gelin alıcılardan, genç kızlar bahşiş almak için kapıyı açmazlar ve gelin sandığının üstüne de otururlar. Düğün kahyasınca bahşişler verilir, kapılar açılıp gelinin çeyizi taşınır. Gelin çeyizi yüklenirken alınan "müjde yastığı" damat evine getirilip (gelin geliyor anlamındadır) evde bekleyen kaynanaya bahşiş karşılığı verilir.
Gelinin beline, erkek kardeşi kırmızı ‘kardeş kuşağı’ nı bağlar. Gelin, yakınları ile vedalaştıktan sonra babası tarafından gelin alıcılara teslim edilip dualar okunur.
Gelin gezdirilerek damadın evine getirilir. Kaynata, bahşiş vermeden gelin arabadan inmez. Gelin eve girmeden, damat yüksek bir yerden gelinin üzerine çerez ve bozuk para serper veya kaynana içinde bozuk para bulunan bir çömleği kırar (kötü huylardan kurtulsun, bolluk olsun diye). Gelin; kuzu postuna bastırılır (kuzu gibi olması için). Eline verilen yağı, kapı eşiğine sürer (yağ gibi eriyip evine ısınsın diye). Üzerine basıp geçmesi için ayağının altına demir leğen konulur (demir gibi sağlam olsun diye).
Gelin içeriye girdikten sonra, kendi çeyiz sandığının üstüne kıbleye doğru oturtulur, kucağına erkek çocuk verilir. Gelin, kaynanaya, görümcelere ve orada bulunanlara şeker verir (tatlı dilli olalım diye). Çevreden gelin görmeye gelinir.
Asker Uğurlama
Askere gidecek gençleri; haftalar öncesi akraba, komşu ve ahbaplar sırayla yemeğe davet eder, harçlık, giyecek gibi hediyeler verirler. Gençler askere gidecekleri gün bütün yakınları tarafından davul – zurna eşliğinde halaylarla, dualarla uğurlanır.
Sünnet Düğünü
Sünnet düğünleri genellikle hafta sonları yapılır. Sünnet olacak çocuk hamama götürülür. Sünnet elbisesi giydirilir. Gelen davetlilerle birlikte araç konvoyu oluşturulur, sünnet olacak çocuğa ve arkadaşlarına çevre gezisi yaptırıldıktan sonra eve getirilerek sünneti yapılır. Gelen davetliler, çocuğu ziyaret ederek hediyelerini verirler. Yemekler ikram edilir, sazlı sözlü eğlenceler yapılır. Ayrıca mevlit okutarak sünnet yapanlar da vardır.